Christmas etkinliklerinin alıp başını gittiği Avrupa semalarından tekrar merhaba. İki aydır mutfakta selamlaşmakla yetindiğim yurt arkadaslarıyla, son günlerde Noel münasebetiyle can ciğer kuzu sarması olmuş durumdayız. Ben de, üniversite hayatı boyunca tüm milli ve dini bayramları (ve hatta okul döneminin de önemli bir kısmını) dağda geçiren bir insan olarak Noel'in bir kaynaşma vesilesi olmasına şaşırsam da, gelişmelerin tadını çıkarmaktan geri durmuyorum.
Dillere destan yurt partimiz bundan 10 gün kadar önce "Hediye çekilişi yapalım. herkes birbirine birşeyler alsın ama kimse kimin ismini çektiğini söylemesin" fikrinin ortaya atılmasıyla başladı. Hediye çekilişi her ne kadar ilkokuldan beri alışmış olduğumuz bir kavramsa da burada beklediğimden iyi sonuç verdi. Takdir edersiniz ki; 20'sini geçmiş insanlar olarak artık ilkokuldaki gibi bakkaldan alınma tükenmez kalemi cross kalem kutusuna koyup birbirimizi kazıklamamız pek olası değil. Bu nedenle son 10 gündür uygun bir hediye alma amacıyla herkes birbirinin hobilerini, giyim zevkini, mantalitesini falan öğrenmek için ciddi bir gayret gösterdi. Topluca şehre inip dükkan gezmeler, gereksiz bahanelerle birbirimizin odasına göz atmalar derken birbirimizi tanıma fırsatı bulduk. (Bir kısım zübükzadelerin "pahalı hediye kulisleri" de olmadı değil ama o kadarı da olacak artık.)
Hediye faslından sonra bir diğer kutlama klasiği olan "herkes kendi yöresinin yemeğini yapsın" faslına geçildi. 7 kişilik katımızın 6 milletten adam barındırması sebebiyle bu fasıl özellikle pek şenlikli geçti. Benim revani ve mozaik pasta ile Türk spesiyallerini temsil ettiğim geceye Belçikalı ve İngiliz bacılarımız da çikolatalı kekle katıldılar. Mutfak bilgileri fırına pizza sürmekten ibaret olan erkekler ise kendi mamleketlerinden birer kız bulup ona yemek yaptırma yoluna gittiler. Mutfağımızın beklenmedik ziyaretçilerle dolup taştığı bu dönemde bir ara ben bile Vietnamlı kızlarla pirinç dolması (spring roll) sardım. Memleketlisinin işi çıkması nedeniyle bildiği en kolay yemeği yapmaya karar veren bir başka oda arkadaşı ise "menemen" yapıp Çin yemeği olduğunu iddia etti. İngiliz oda arkadaşlarından erkek olanı, evsahibi psikolojisiyle alışverişi üstlendi. Brezilyalı oda arkadaşı ise yapılan yemeklere yan yan bakıp dünya kupası fikstürü hazırlamakla ve gece boyunca futbol eksperliği yapmakla yetindi.
Tüm bu hazırlıklardan sonra dün gece 8 buçuk sularında, İngiliz eğlencelerinden örnekler sunulan parti başladı. Aktivitelerden bazılarını örneklemek gerekirse:
a) Kim kimi ne kadar tanıyor testi: Organizasyondan sorumlu bacılarımız sağolsunlar "X'in annesinin adı ne?", "Y hangi bölüme gidiyor?", "Z kaç kardeş?" gibi sorular hazırlamışlar. Bunları yanıtlamaya çalışırken birbirimizi tanıma fırsatı bulduk.
b) Hediye paketi açmaca: Bu oyunda ortada bir tane kat kat sarılmış hediye paketi var. Müzikle birlikte paket elden ele dolaşmaya başlıyor. Müzik durunca paket kimin elindeyse o kişi en üstteki kagıt katmanını açıyor ve bir alttaki katmanda duran bir post-it'te yazılanları yapıyor. Bizzat benim de bir adet bira fondiplemek durumunda kaldığım oyunda, "yanında oturanın kirli çorabından bira içmek", "5 kaşık şekerli kurufasulye (baked beans) yemek" gibi beterin beteri cezalar vardı. Söylemeden geçemeyeceğim, bu baked beans İngilizlerin favori gıdalarından. Kendileri bunu günde 3 öğün bayıla bayıla yiyorlar. Ama, İngiliz olmayanlar için cidden en beter cezalardan biri oluyor kaşık kaşık baked beans yemek.
c) Dünya kupası tahminleri: Aslında bu kısım hiç hesapta yoktu ama bir ara heves edip hepimiz birer fikstür doldurduk. Benim tahminim finalde Portekiz'le Almanya eşleşecek.
Akabinde odalardan birine doluşup film izlediğimiz gece dürüst olmak gerekirse beklediğimden çok daha eğlenceli geçti. En önemlisi de bugün odaca daha bir samimiyiz ve bu da yurt hayatımın daha iyi geçecek olması demek. Salı gecesi de sınıftakilerle toplanıyoruz. Umarım o da bu kadar hoş olur.
Son olarak, organizasyonda emeği geçen tüm oda arkadaşlarıma ve kızını ziyarete gelirken arabanın bagajını ağzına kadar bira dolduran (hem de en ala Belçika birası!) Karen'in babasına teşekkür eder bunu okuyan herkesin gözlerinden öperim.
0 kisi laf etti:
Yorum Gönder