Yalnızlık

"Ne yanar kimse bana ateş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bad-ı sabadan gayrı"
-fuzuli-

Şaka gibi....

Hep başkalarına olur sanırdım. Üçüncü sayfa haberlerinin gülümseyen yüzleri hep yabancılara aitti. Birebir, uzun süredir tanıdığım, yığınla anım olan birinin en beklenmedik bir anda bir daha görünmemek üzere kaybolacağına ihtimal veremezdim. O kadar ki şu anda bile inanamıyorum. Ya da inanmak istemiyorum. O kadar uzaktayım ki, Niğde'deki bir dağ kazasının gerçek olması imkansızmış gibi hissediyorum. Birileri beni kandırıyor gibi. En olmadık haberle aramdaki tek bağ iki internet sayfasıyla bir telefon mesajı. Belki hiç haber almamışımdır. Ama hayır. Beynimdeki küçük karanlık bir noktada hissediyorum. Arkasından pek çok yorum yapılabilecek bir dizi talihsizlik, tesadüf, tabiat olayı ya da her neyse birbirine eklendi ve tanıdığım bir hayatın ipleri koptu. Şimdilik sadece gözümün önünde resimler uçuşuyor. Gaipten 4-5 senelik sesler duyuyorum. Anılarda kalmak için fazla canlılar. Şimdilik herşey şaka gibi geliyor. Ama yarın, öbürgün başka bir işle uğraşırken bir kenara not alınmış kimsesiz bir telefon numarası bulacağım, tanımadığım birileri "çikulata" diyecek, "adamlar buradan tutalım diye sap yapmışlar işte" denilerek ayağından kavranmış bir şarap kadehi göreceğim. İşte o zaman dank edecek. Artık birşeylerin eksildiğini anlayacağım.

Back to Home Back to Top FARLİMAS. Theme ligneous by pure-essence.net. Bloggerized by Chica Blogger.