Açık hava, Bol güneş

Ankara'da kötü şansa lanet kılpayi kacirdigim baharin yakasina Londra'da yapışmayı başardım. Bir geldim ki o nemli, rüzgarlı soğuklar gitmiş, yerine çiçekli böcekli güzel günler gelmiş. Zaten soğuk sıcak kavramı Akdeniz standartlarından bir hayli uzak olan İngilizler de iki bukle güneş ışığını görür görmez parklara bahçelere doluşmuşlar. Zaten buraların yeşili de bol malum, sokakta yürürken insanın içi açılıyor. Ben bile sevgi pıtırcığı oldum iki günde görüldüğü üzere. Neyse şimdi gelelim asıl konumuza;

Her kış unuttuğum ve her bahar yeniden hatırladığım birşeyi söylemek istiyorum. İnsanın açık havada hiç canı sıkılmıyor. Ev olsun, kafe olsun, kantin olsun her nevi kapalı mekanda oyalanmak için bir atraksiyona ihtiyaç duyulurken, açık havada insanın tek derdi üşümek ya da sıcak almak oluyor. Baraka önü mesailerinden de hatırlanacağı üzere, saatlerce boş boş oturunca ne dert kalıyor ne tasa. Herşeye bir yavaşlık çöküyor, kafamda dolaşan binbir tilki kuyruklarını birbirine dolayıp uykuya çekiliyor. Azıcık çimen, biraz güneş, biraz gölge yetiyor.

0 kisi laf etti:

Back to Home Back to Top FARLİMAS. Theme ligneous by pure-essence.net. Bloggerized by Chica Blogger.